






|
![]() |
#1 | ||
![]()
|
|||
![]() |
![]() |
![]() |
#2 |
Bayan Moderatör
|
![]() BEN VURULDUM ANNE Yine bu akşam nöbetteyim anne Ortalık o kadar karanlık ki göz gözü görmüyor Ama içimde bir his o gece biliyormusun? Bir an daldım öyle karanlığa kız kardeşimi görür gibi oldum Sanki babam'ın göz yaşlarını hissettim yüreğimde İçim ürperdi birden nöbette bir asker ağlıyordu anne Oğlun seni özlemişti anne,oğlun sizi özlemişti anne Bir ihbar aldık o gece toplandık tüm askerler Gece karanlığında dağlarda o çakalları Vatanımın toprağına bastığı o ayakları kırmaya gidiyorduk Ve çatışma başlamıştı o anda Kaç asker şehit oldu anne dökülüyordu gözlerimden yaşlar Elini bırakmadım şehitimin gözlerime baktı O garip bedenini boşluğa bıraktı içim yanıyordu İçim kanağlıyordu anne İşte o zaman dahada kızdım birbiri ardına mermileri sallıyordum Ve birden ahhhhhh Gözlerim karardı ben vuruldum anne O an yanımda sen vardın sanki Kollarına bırakır gibi bıraktım kendimi Kalk oğlum diye haykırırcasına bağrıyordun Tuttum ellerini bırakma dedim beni Ağlama anam sil göz yaşlarını bedenim toprak olsa Ruhum yanında bedenimi sardığın gibi ruhumuda al kollarına Baba sensin bu değil mi ? Ben gidiyorum vatan Nice benler gitti uğruna feda olsun vatan sana Akar anamın göz yaşları tabutumun başında Hissettirme anne göz yaşlarını bana Oğlunun kanı dökülmüş çok mu vatana Sen dökme göz yaşlarını ağlatma beni ana |
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
Bayan Moderatör
|
![]() ŞEHİDİN BAYRAMI Makamına yürürken, on binlerle beraber Herkes ayakları üzerinde, sen ise el Kara haber ulaşınca anaya, yavukluya Yürekler dağlanıyor, gözyaşları da sel Yiğidim, girdin özlediğin toprak bağrına Ölümle randevusu vardı, fidan bedenin Merminin deldiği yer, şeref madalyasıdır Sevgiliden ayrılıp, dosta yalnız gidenin Bugün bayram sabahı, aslan parçası Namaz sonrası geldim, bak mezarına Soğuk taşı yıkayan annenin duyguları Okşayıp, kokla¤¤¤¤¤ yel üfürür narına Kutlu olsun bayramın, bekle bizi orada Sıramız geldiğinde umarım yanındayız Çiçeklerin sulandı, temizlendi otların Rahat uyu ki bizler, Şehit vatanındayız Bu mübarek mertebe, herkese şamil ise Toprak koynunda yatmak, aynı ana kucağı Yürürken Tanrısına, üstünde kan elbise Bir elinde bayrak var, bir elinde bacağı Peygambere komşuluk, çoğuna nasip değil Gösterdin heybetini, ölüme gülenlerle Cesaretin, sonsuza dek yükselirken sema ya, Şeref duyacak mahşer, kefensiz gelenlerle Parsa toplayanlar varsa, dökülen kandan Zannederler bu ateş, onları yakmaz Görev sırası gelip, yola çıkmayanlardan Allah sorar hesabını, karşılıksız bırakmaz |
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
Bayan Moderatör
|
![]() VATAN Kimse söndüremez tüter bu ocak, Adı türktür Bu vatanın türk kalacak Şehit ve gazi bedelidir bu şanlı bayrak, Adı Türk'tür bu vatanın türk kalacak Nice şehitler vermiş bu toprak, Sahiip çıkılacak vatan ve bayrak Tüm gençlik vatan bekçisi olacak, Adı Türk'tür bu vatanın Türk kalacak Her şafakta bir ışık parlayacak, Tüm gençlik ona sahip çıkacak Türk gençliği uşak olmayacak, Adı Türk'tür bu vatanın Türk kalacak Düşman karşısında birlik olacak, Barış ve kardeşlik ülkümüz olacak Huzuru bozana dünya dar olacak, Adı Türk'tür bu vatanın Türk kalacak Yüzlerce Cemal gazi olacak, Binlerce Mehmet Şehit Olacak Tüm gençlik nöbet tutacak, Adı Türk'tür bu vatanın Türk kalacak |
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
Bayan Moderatör
|
![]() Çanakkale Şehitlerine Şu Boğaz Harbi Nedir? Var mı ki dünyada eşi? En kesif orduların yükleniyor dördü beşi, -Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya, Ne hayasızca tahaşşüd ki ufuklar kapalı! Nerde-gösterdiği vahşetle “bu: bir Avrupalı” Dedirir-yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yahut kafesi! Eski Dünya, Yeni Dünya bütün akvam-ı beşer Kaynıyor kum gibi, Mahşer mi, hakikat mahşer Yedi iklimi cihanın duruyor karşında, Osrtralya’yla beraber bakıyorsun ; Kanada! Çehreler başka, lisanlar, deriler rengarenk Sade bir hadise var ortada : Vahşetler denk Kimi Hindu, kimi Yamyam, kimi bilmem ne bela Hani tauna da zuldür bu rezil istila Ah o yirminci asır yok mu, o mahluk-i asil, Ne kadar gözdesi mevcut ise hakkiyle sefil, Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına; Döktü karnındaki esrarı hayasızcasına, Maske yırtılmasa hala bize affetti o yüz Medeniyet denilen kahbe, hakikat yüzsüz Sonra mel’undaki tahribe müvekkel esbab, Öyle müthiş ki: Eder her biri bir mülkü harab Öteden saikalar parçalıyor afakı; Beriden zelzeleler kaldırıyor a’makı; Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin; Sönüyor göğsünün üstünde o aslan neferin Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam, Atılan her lağımın yaktığı: Yüzlerce adam Ölüm indirmede gökler, ölü püs----me de yer O ne müthiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak, Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak Saçıyor zırha bürünmüş de namerd eller, Yıldırım yaylımı tufanlar, alevden seller Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere, Sürü halinde gezerken sayısız tayyare Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler! Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından; Alınır kal’a mı göğsündeki kat kat iman? Hangi kuvvet onu, başa, edecek kahrına ram? Çünkü te’sis-i ilahi o metin istihkam Sarılır, indirilir mevki’-i müstahkemler, Beşerin azmini tevkif edemez sun’-i beşer; Bir göğüslerse Huda’nın edebi serhaddi; “O benim sun’-i bediim, onu çiğnetme” dedi Asım’ın nesli diyordum ya nesilmiş gerçek: İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek Şuheda gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar O, rukü olmasa, dünyaya eğilmez başlar, Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor, Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor! Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker! Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor Tevhid’i Bedr’in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi Sana dar gelmeyecek makber’i kimler kazsın? “Gömelim gel seni tarihe”desem, sığmazsın Herc ü merc ettiğin edvara da yetmez o kitab Seni ancak ebediyetler eder istiab “Bu, taşındır” diyerek Ka’be’yi diksem başına; Ruhumun vayhini duysam da geçirsem taşına; Sonra gök kubbeyi alsam da, rida namıyle; Kanayan lahdine çeksem bütün ecramıyle; Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan; Yedi kandilli Süreyya’yı uzatsan oradan; Sen bu avizenin altında, bürünmüş kanına; Uzanırken, gece mehtabı getirsem yanına, Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem; Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem; Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana Yine bir şey yapabildim diyemem hatırına Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini, Şarkın en sevgili sultanını Salahaddin’i, Kılıç Arslan gibi iclaline ettin hayran Sen ki, İslam’ı kuşatmış, boğuyorken hüsran, O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın; Sen ki, ruhunla beraber gezer ecramı adın; Sen ki, a’sara gömülsen taşacaksın Heyhat, Sana gelmez bu ufukalar, seni almaz bu cihat Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber, Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber |
![]() |
![]() |
![]() |
#6 |
Bayan Moderatör
|
![]() Çanakkale “Söyle arkadaşım “dedi Anadolulu Mehmet Yanıbaşında ki Anzak erine “Nerelerden kopup gelmişin Neden çökmüş bu mahsunluk üzerine” “DÜNYANIN ÖBÜR UCUNDAN” dedi gencecik Anzak “Öyle yazmışlar mezar taşıma Doğduğum yerler öylesine uzak Örtündüğüm topraksa gurbet bana” “Dert edinme arkadaşım” dedi Mehmet “Değil mi ki yurdumuzun koynundasın ilelebet Sende artık bizdensin Sende bencileyin bir Mehmet” Çanakkale toprağının Üstü cennet altı mezar Kavga bitmiş mezarlarda Kaynaş olmuş yiten canlar “Ya sen” dedi Mehmet Oyun çağındaki İngiliz erine “Yaşın ne senin kardeş böylesine erken buralarda işin ne” “Yaşım sonsuza dek on beş” dedi ufak tefek İngiliz eri “Köyümde askercilik oynar coştururdum trompetle bizimkileri Derken kendimi cephede buldum Oyun muydu gerçek miydi anlamadan Bir sahici kurşunla vuruldum Sustu boynumdaki trompet Son verildi böylece oyundan bozma işime Gelibolu’da bana bir yer kazıldı Mezar taşıma ON BEŞİNDE TRAMPETÇİ yazıldı Öyküm de künyem de bundan ibaret Yağmur yağıyordu usul usul toprağa Gözyaşları düşerek üstüne sanki Damla damla ağlıyordu uzaktan uzağa Sahibini yitiren bir trompet “Ya sizler” dedi Mehmet Dünyanın dört kıtasından Mezar dolusu erlere “Hangi rüzgar savurdu sizleri bu bilmediğiz yerlere” Kimi İngiliz’di kimi İskoç Kimi Fransız dı kimi Senegalli Kimi Hintli kimi Nepall Kimi Avustralya’ dan Yeni Zellanda ’dan Anzak Gemiler dolusu asker Her biri niye geldiğinden habersiz Gelibolu’nun oya gibi koylarından sızarak Tırmanmışlardı dağa bayıra Siper siper yara gibi yarılan toprak Mezar olmuştu savaş ardından onlara Kiminin BURADA YATTIĞI SANILIR Kiminin ADI BİLİNSE DE MEZARI BİLİNMEZ Kiminin de mezar taşında On altı,on yedi on sekiz yaşında EBEDİ İSTİRAHATE ÇEKİLDİĞİ yazılı Çanakkale topraklarında Her birinin erken biten yaşam öyküsü Eski yazıtlar gibi taşlara böyle taşlara böyle kazılı “anlamaz mıyım”dedi “halinizden kardeşler” adına yazılı taşı bile olmayan asker Anadolulu Mehmet “Bende yüzyıllarca yaban ellerde Neyin uğruna bilmeden can vermişim Kendi yurdum uğruna can vermenin tadına İlk kez Çanakkale’ de ermişim Uğrunda can verdikçe vatanlaştı ancak Ekip biçtiğim padişah mülkü toprak Değil mi ki sizler alamazsanız bile Bu topraklar almış sizleri basmış bağrına Sizlere de vatan sayılır artık Çanakkale “ Çanakkale toprağının Üstü cennet altı mezar Kavga bitmiş mezarlarda Kaynaş olmuş yiten canlar Bir garip savaştı Çanakkale Savaşı Kızıştıkça kızgınlığı dindiren Ara verdikçe ateşe düşmanı kardeşe Döndüren bir savaş Kıyasıya bir savaştı Ama saygı üreten bir savaş Yaklaştıkça birbirine Karşılıklı siperler Gönüllerde yakınlaştı Düştükçe vuruşanlar toprağa Dostlar gibi kaynaştı Savaş bitti Ölenler kaldı sağlar gitti Köylü köyüne döndü evli evine Kır çiçekleri geldiler akın akın Çekilen askerlerin yerine Yaban gülleri dağ laleleri papatyalar Kilim kilim yayıldılar toprağa Siper siper Toprağın savaş yaralarını örttüler Koyunlar koruganları yuva yaptı kendine Kuşlar döndü gökyüzüne kurşunların yerine Çiçeğiyle yemişiyle yeşiliyle Silah yerine sapan tutan elleriyle Geri aldı savaş alanlarını doğa Can geldi toprağa silindikçe kan izleri Yeryüzünde cennet oldu öylece O cehennem savaş yeri Şimdi Çanakkale Gelibolu Bahçe bahçe Ülke ülke Mezar dolu Üstü cennet altı mezar Çanakkale toprağının Kavga bitirmiş mezarlarda Kaynaş olmuş yiten canlar “Huzur içinde uyusun” Vuruştukları topraklarda Kavgadan kinden uzakta Yanyana dostça yatanlar |
![]() |
![]() |
![]() |
#7 |
Bayan Moderatör
|
![]() Bir Yolcuya ( Bu şiir Gelibolu yamaçlarında yazılmıştır) Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın, Bu toprak, bir devrin battığı yerdir Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın, Bir vatan kalbinin attığı yerdir Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda, Gördüğüm bu tümsek, Anadolu’nda, İstiklal uğrunda, namus yolunda, Can veren Mehmed’in yattığı yerdir Bu tümsek, koparken büyük zelzele, Son vatan parçası geçerken ele, Mehmed’in düşmanı boğuldu sele, Mübarek kanını kattığı yerdir Düşün ki, hasrolan kan, kemik, etin Yaptığı bu tümsek, amansız, çetin, Bir harbin sonunda, bütün milletin, Hürriyet zevkini tattığı yerdir |
![]() |
![]() |
![]() |
#8 |
Bayan Moderatör
|
![]() İki Yolcu Bu kalabalık senin düğününe Benimse cenazeme geliyor Bu davullar senin düğününe; Benimse cenazeme çalıyor Senin üzerine çiçek Benim üzerime toprak atacaklar Senin kınalı ellerinden Benimse tabutumdan tutacaklar Seni türkülerle, beni ağıtlarla Uğurlayacaklar bizi iki yolcu gibi İkimizde giysisi beyaz olacak Nüfusa seni EVLİ beni ise |
![]() |
![]() |
![]() |
#9 |
Bayan Moderatör
|
![]() ŞEHİDİN BULDUKLARI Karşımda herc-ü merc yığınlar Nelere gebe bilinmez yarınlar Bugün şen şakrak yarın üzüntülü Rahmet bu gaybın üstü örtülü Dün dağlarda eşkıya peşinde Bugün kalmamış eser neşesinde Binmiş dört inanmışın omzuna Cevap veriyor meleklerin sorusuna Sorular ne olursa olsun korkmuyor Meleklerin yerine geçmiş o soruyor Siz Münker-Nekir ben ölmedim ki Ölüm denilen şey nedir ki sanki Her şeyi görmek görünmemekse Bin defa ölürüm Allah ömür verse |
![]() |
![]() |
![]() |
#10 |
Bayan Moderatör
|
![]() MEHMET'İM SANA NASIL KIYDILAR? Kömür karasıydı rüzgarda dalgalanan saçların, Bir ok gibi bağırları delerdi güzel bakışların, Kızdın mı aniden çatılırdı keman kaşların, Mehmet’im sana, gençliğine nasıl kıydılar? Fidan misali boyunla yirmi yaşındaydın Hayatının en güzel mevsimi baharındaydın Benim büyümeyen yavrum ana koynundaydın Mehmet’im sana, gençliğine nasıl kıydılar? Gelince askerlik çağın mutluluktan coştun, Güzel haberi vermek için yavukluna koştun, Gurur dolu yüreğinle başın dik dolaştın, Mehmet’im sana, gençliğine nasıl kıydılar? Hazırladım zevkle mutlulukla bütün eşyalarını, Üşümesin ayakların diye ördüm yün çoraplarını, Ellerine saçlarına yaktım damatlık kınalarını, Mehmet’im sana, gençliğine nasıl kıydılar? Elleri açtık semaya dualarla yolladık kapıdan, Düğün kurduk davul zurna çaldık ardından, Gözümde yaşlarla uğurladım seni yuvadan Mehmet’im sana, gençliğine nasıl kıydılar? Ana sütünü helal et vatan borcu gidiyorum dedin, Baba duanı esirgeme namus borcu gidiyorum dedin, Kardeşlerini öptün, yavukluna hasretle güldün, Mehmet’im sana, gençliğine nasıl kıydılar? Aylar sonra acı haberin geldi uzak diyarlardan, Kahbe kurşun yemişsin imanlı temiz bağrından, Canını, kanını vermişsin geçmemişsin vatanından, Mehmet’im sana, gençliğine nasıl kıydılar? Baba ocağına getirdiler al bayrak kefeninle, Uğurladık seni ebedi hayata cennete tekbirlerle, Şehit anası oldun dediler Allah şefaatine nail eyleye, Mehmet’im sana, gençliğine nasıl kıydılar? |
![]() |
![]() |
![]() |
Benzer Konular | ![]() ![]() |
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Sitem Şiirleri | moRojeM18 | Şiir | 8 | 10-29-2009 11:16 AM |
Bayrak Şiirleri | moRojeM18 | Şiir | 15 | 10-27-2009 06:21 PM |
Türkiye Şiirleri | moRojeM18 | Şiir | 17 | 10-27-2009 05:22 PM |
Gurbet Şiirleri | moRojeM18 | Şiir | 14 | 10-27-2009 05:17 PM |
Ali GÜNDÜZ Şiirleri | moRojeM18 | Şiir | 6 | 10-24-2009 11:16 PM |
|
|